DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin İzmir Karabağlar 1. Olağan Kongresi’ne katıldı. Kongreyi büyük yerlerin merkezi hükümetin denetiminde olduğu için küçük bir salonda gerçekleştirdiklerini söyleyen Babacan, vilayet ve ilçe yöneticilerini sahneye alarak salon haricinde bekleyenlerin içeriye alınmasını istedi.
Babacan, kongrede yaptığı konuşmada şu değerlendirmeleri yaptı:
“Karabağlar ilçe kongremizin birkaç yer denemesinden daha sonra burada yapıldığını öğrendim. Daha büyük yerler merkezi hükümetin denetiminde için kelam vermişler lakin daha sonra caymışlar. O niçinle bugün bu küçük salonda kongremizi yapıyoruz. Kelamı uzatmadan, lafı dolandırmadan söylüyorum: Utanç duyuyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor, açlığı, yoksulluğu inkar ediyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla alay ediyor. Üstelik, kabinedeki ilgili bakanı da çıkıp, açık açık dar gelirlileri daha da yoksullaştırdıklarını itiraf ediyor. Utanç duyuyorum. Lakin onlar hiç utanmıyorlar, hiç sıkılmıyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor. Küçük, dar bir küme için çalıştıklarını itiraf ediyorlar. ‘Büyüdük fakat dar gelirli vatandaşlarımızı daha da yoksullaştırdık’ diyorlar ve yüzleri gülüyor. Bu kadar halktan kopuk olunur mu? Bu kadar pervasız olunur mu? Bu kadar adaletsiz bir idare olur mu? Zulümdür ya bu, zulüm. Her gittiğim kentte, sokakta vatandaşlarımız yolumu kesiyor. Bolu’da boş cüzdan gösteren genç bir kardeşim, artırımlardan nefes alamayan bir teyzem, artan maliyetler yüzünden dükkanını kapatmak zorunda kalan esnaf arkadaşım… İskenderun’da pazarda, yarım kiloluk zerzevat meyve alarak alışveriş yapan vatandaşlarımız, sattığı eserle masraflarını karşılayamayan pazarcı esnafımız… İstanbul’da Adalar’da emekli aylığı ile geçinemediğini haykıran ‘Bitsin artık bu çile’ diye bekleyen vatandaşlarımız. Bu örnekleri yalnızca geçen hafta yaşadım. Evvelki gün Manisa’da, dün Kuşadası’nda yüzlerce emsal örnek… Ben şahsen her gün, memleketin bu topyekûn fakirleşmesini aslına bakarsan iliklerime kadar hissediyorum, lakin vatandaşlarımızla yaptığım her sohbette, ayrıyeten görüyorum, şahit oluyorum.
“Beştepe tüm Türkiye’ye azap ediyor”
“Beştepe mükemmeller diyarında birisi kalkıp ‘Yoksulluk yok’ deyince yoksulluk bitmiyor. Şu anda Beştepe, tüm Türkiye’ye adeta azap ediyor. Bir de ne yapıyorlar. Gece yarısı peş peşe abuk sabuk icatlar uyduruyorlar. Sayın Erdoğan ülkeyi gece yarısı kararnameleriyle yönetmeye alıştı ya, ona bağlı iktisat kurumları da gece yarısı açıklamalarına başladı. Yeterlice alıştılar devleti karanlıkta yönetmeye. Hatırlayın, Merkez Bankası liderlerini da gece vakti değiştirip duruyorlar. Artık Bakanlık, BDDK, SPK, Merkez Bankası falan çıkmış gece 11’den gece 2’ye kadar karar açıklıyor. Yahu arkadaş, siz gündüz ne yapıyorsunuz? Kurumlarda siesta mı yapıyorsunuz? Haydi mesai bitti, bari akşam açıklayın. Millet gece yarısı ‘Gene ne karar aldılar?’ diye televizyona kilitleniyor. Bunlar inanın ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bir şeyler açıklıyorlar, millet bir şey anlamıyor. Zira deklare ettiklarının hiç bir manası yok. Gece yarıları yaptıkları deneylerle yalnızca istikrarları bozdular. Bakın, bu maç bitti fazlacatan. Uzatmalarda istedikleri abukluklarla devam etsinler. Hepsi beyhude, hepsi beyhude. Ülkenin vatandaşlarına, esnafa, çiftçiye, sanayiciye, yatırımcıya itimat vermedikçe; karanlıktan yönetmeye devam ettikçe, hepsi beyhude. İşte biz, onların gece yarısı bozdukları ekonomiyi gündüz gözüyle düzelteceğiz. Ülkemiz, gün ışığında yönetilecek. Gece yarısı çıktıkları İstanbul Sözleşmesi’ne gündüz gözüyle bir daha gireceğiz. Gece yarısı işten attıkları KHK’lılardan beraat edenleri, soruşturma yahut kovuşturma geçirmeyenleri, gündüz gözüyle nazaranvlerine iade edeceğiz. Karanlığa sürükledikleri adaleti, gün yüzüne çıkartacağız. Ülkemizi açık açık, her insanın gözü önünde toparlayacağız.
“Sokaklar erken seçim istiyor”
Buraya Kuşadası’ndan geldim. Evvelki gün Manisa’daydım. Çarşıda, pazarda, her sokakta vatandaşlarımızla bir ortadaydım. Sokaklar ne diyor biliyor musunuz? Sokaklar, derhal seçim diyor. Sokaklar: demokrasi, atılım, derhal, bugün diyor, sabır yok. Artık tünelin ucundaki ışık göründü. Tabi, Beştepe oligarkları için yolun sonu da göründü. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Dönülmez akşamın ufkundayız. 84 milyon el ele vermiş, sandık gününü iple çekiyor. Herkes sabrediyor. Lakin sandık günü geldiğinde bu iş bizde diyor. Ben de oy pusulasını açın, DEVA’nın damlanın altına mührü basın daha sonrasında iş bizde diyorum. Gördüm; iki gün evvelden buraya, İzmir’e gelmiş. Cumhur İttifakı’nın adayı olduğunu söylemiş. Biz de cevabımızı İzmir’den verelim: Evet, Erdoğan’ın iyi-kötü bu ülkeye hizmeti oldu. Lakin artık emeklilik vakti de geldi. Bu seçimi kim kazanacak biliyor musunuz? En hoş yılları ümitsizlikle, korkuyla geçen vatandaşlarımız kazanacak. Evladına harçlık veremediği için zımnî bilinmeyen ağlayan babalar kazanacak. Marketten istediğini alamadığı için başı öne eğilen anneler kazanacak. Açlıkla sınanan emekli, ürettikçe ziyan eden çiftçi, geçinemeyen personel kazanacak. 28 Şubatçıların 1000 yıllık iktidar hevesini alaşağı eden kardeşlerim kazanacak. Konserleri yasaklanan sanatkarlar kazanacak. özetlemek gerekirsesı, bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak. Sayın Erdoğan; siz görmezden gelinenlerin zaferini fazlaca düzgün bilirsiniz. 2002’de o sessiz yığının dayanağıyla iktidara gelmiştiniz. İşte artık de görmezden gelinenler kazanacak ve siz emekli olacaksınız. Kazanan o-bu-şu değil; siz de dahil tüm Türkiye olacak. Hiç merak etmeyin. Gözünüz artta kalmayacak. Zira bu seçimin galibi DEVA Partisi olacak. Ülkemizin hak, hukuk, adalet hasreti son bulacak. Memleket nefes alacak. Haksızlık, adaletsizlik son bulacak. Türkiye özgür ve güçlü bir ülke olacak. Herkes nefes alacak, herkes.”
Erdoğan’ın enflasyon açıklamalarını izletti
Erdoğan’ın enflasyonla ilgili geçmişteki açıklamalarının yer aldığı bir görüntü izleten Babacan şunları söylemiş oldu:
“Videonun ismi Beştepe’den masallar. 5 yıldır enflasyonu düşürme masalı anlatıyor. 5 yıldır tıpkı masal, tıpkı öykü. Tam dört yıldır bütün yetki kendinde. Tek imzayla aklına geleni yapıyor. Haydi düşür enflasyonu, dolar kurunu. Fakat yapamaz. İktisat idaresi demek, Allah’ın verdiği aklı kullanmak, bilim demek. İktisat idaresi istişare demek. Her gün ekonomistim, benim alanım iktisat dersen ülkenin iktisadını batırırsın. Batırıyor aslına bakarsanız. Yapamayacaklarını bildiğimiz için DEVA Partisi’ni kurduk. Enflasyon; halkın cebinden parasını almaktır. Manisa’da 6 ay evvel emekli olmuş bir vatandaşımız, ‘Benim emekli maaşımın 3’te 1’ini çaldılar. 6 ay evvel alabildiğimi bugün alamıyorum’ dedi. Enflasyon; çalışıp çalışıp karnını doyuramamaktır. Enflasyon; bir araba almanın hayal haline gelmesidir. Enflasyon; mesken alamamak, kira ödeyememektir. Barınamamaktır. Lakin bizim taahhütlerimiz muhakkak. Planlarımız muhakkak. Her alanda, lakin her alanda ülkemize atılım yaptıracağız. Türkiye’nin en uzman takımı bizde. Biz krizleri çözdük, sapasağlam teslim ettik. İşi bilmeyene teslim ettiğinizde bozuyor. Sayın Erdoğan Almanya’ya gitsin oranın iktisadını yönetsen. Koskoca alman iktisadı batar. Zira başına iyisi yapacak. Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar. Sağlıktan, hukuka; eğitimden dış siyasete Türkiye’nin en kuvvetli takımlarıyla çalışıyoruz. O yüzden taahhütlerimiz net: En son yüzde 73,5 deklare etti enflasyonu TÜİK, uydurma. Çarşıya pazara giden herkes görüyor gerçek enflasyonu. Bunlar üç haneli enflasyonu hortlattı.”
“KYK’lılara da tahlil olacağız”
Üniversite öğrencilerinin KYK borçlarıyla ilgili kıymetlendirme yapan Babacan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Biz bu yola gençler için, gençlerle bir arada çıktık. Gençlere umut olma sorumluluğunu kalbimizde hissediyoruz. Bu ülkenin gençlerinin dünyadan geri kalmamasını istiyoruz. Örneğin, iktidardaki otoriter ittifakın ülkeyi koskoca bir vergi dairesine döndürdüğünü görüyoruz. Hele hele vergilerin teknoloji mamüllerinde uçup gitmesini içimize sindiremiyoruz. Artık akıllı telefon bir insan hakkı. Biz, telefon, tablet, bilgisayar, tüm teknoloji mamüllerindeki vergiyi düşüreceğiz. 240 milyar faiz ödeyecek bu hükümet. Tüm Türkiye’de tarıma verilen takviyesi 29 milyar. Yalnızca bu yıl bütçeye koydukları faizi ödeyecekleri sayı 240 milyar. Devletin 10 günde faize ödediği parayla, bir yıl boyunca tüm gençlere fiyatsız internet verebilirsiniz. Problem zihniyet sorunu, zihniyet. Gençlere yokluk dayatan siyasetleri derhal terk edeceğiz. Devlet, KYK borçları altında nefes alamayan gençlerin yakasından düşecek. KYK’lılara da tahlil olacağız. Biz, gençlerin ülkeyi terk etmek istemelerini bir beka problemi olarak görüyoruz.”
“Ülkemizin caydırıcı gücünü test ettiriyor”
Türkiye’nin dış siyaseti ve Yunanistan’la yaşanan tansiyona ait de Erdoğan’ı eleştiren Ali Babacan, konuşmasını şu biçimde tamamladı:
“Koskoca Türkiye’nin dış siyaseti Sayın Erdoğan’ın keyfine endekslendi. Yunanistan’a sataşıyor. 6 ay daha sonra ‘Dostum Yunanistan’ derse şaşırmayın. Yarın döner ‘Kardeşim Esad’ der. Biz bütün tutarsızlıkları yüzlerine vuracağız. Dış siyasette sonuç aldıkları bir tane bile alan yok ya, bir tane. Haklı olduğumuz konularda bile sonuç alamıyorlar. İşte en son Yunanistan meselesi… Ege’de silahlanma ne demek arkadaşlar? Memleketler arası hukuku ihlal etmek demek. Paris Anlaşması’nda yazıyor işte. Fakat öteki nerede yazıyor? Lozan’da yazıyor, Lozan’da! Lozan Barış Mutabakatı, bu ülkenin kuruluş noktasıdır. Bu ülkenin başlangıç çizgisidir. Lozan’ı deldirmemek Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı vazifesidir. Hakkımızı hukukumuzu kimseye çiğnetmeyiz. Lozan’dan ve milletlerarası hukukun öbür evraklarından kaynaklanan tüm haklarımızı sonuna kadar savunuruz. Arkadaşlar, pekala Erdoğan ne yapıyor? Tribünlere oynuyor. Gelmiş, Yunanistan’ı bize şikayet ediyor. Kendisi için her şey, iç siyasette tüketmek üzerine kurgulanıyor. aslına bakarsan Erdoğan’ın kitabında dış siyaset diye bir şey yazmıyor. Ya sen Yunanistan’ı bize niçin şikayet ediyorsun? Yunanistan’ın hukuksuzluğunu Rize’deki Ayşe teyze, Adana’daki Yusuf amca, Konya’daki Hacı dayı mı, Diyarbakır’daki Ahmet mi engelleyecek? Yunanistan’ın diplomasi atağına kalktığı bir periyotta, çabucak sopa göstermeye kalkıyor. Güç kullanma tehdidinde bulunuyor. Bunu da propaganda kuruluşlarıyla birlikte, iç kamuoyuna ‘bak ben nasıl efeleniyorum’ diye sunuyor. Yüzlerce defa söylemiş oldum. Çok tehlikeli bir yol deniyor. Ülkemizin caydırıcı gücünü test ettiriyor. Güçten bahsediyorsan, evvel git de proje ortağı olduğumuz, parasını ödediğimiz F-35 savaş uçaklarımızı al. Uçakları artık Yunanistan’a veriyorlar. Parasını verdiğimiz uçakları Türkiye’ye niçin getiremiyoruz? Doğruyu konuşacaksın, doğruyu. Gücümüzü arttırmak istiyorsan, evvel Türkiye’yi yalnızlaştırmaktan vazgeç. Yapayalnız kalıyoruz. NATO’da, Avrupa Kurulu’nda tek başımıza kalıyoruz. Bir adedini ikna edemiyor musun?”
Ösen: Genel liderimizin gerisinde ip üzere sıralanacağız
DEVA Partisi İzmir Vilayet Lideri Seda Kaya Ösen, “Altılı masadan ortak bir karar çıkmadığı taktirde İzmir teşkilatı olarak genel liderimizin gerisinde ip üzere sıralanacağımızı hatırlatmak istiyoruz. Seçim gününü ve DEVA logolu oy pusulasını görmeyi heyecanla bekliyoruz.” diye konuştu.(ANKA)
Babacan, kongrede yaptığı konuşmada şu değerlendirmeleri yaptı:
“Karabağlar ilçe kongremizin birkaç yer denemesinden daha sonra burada yapıldığını öğrendim. Daha büyük yerler merkezi hükümetin denetiminde için kelam vermişler lakin daha sonra caymışlar. O niçinle bugün bu küçük salonda kongremizi yapıyoruz. Kelamı uzatmadan, lafı dolandırmadan söylüyorum: Utanç duyuyorum. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor, açlığı, yoksulluğu inkar ediyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla alay ediyor. Üstelik, kabinedeki ilgili bakanı da çıkıp, açık açık dar gelirlileri daha da yoksullaştırdıklarını itiraf ediyor. Utanç duyuyorum. Lakin onlar hiç utanmıyorlar, hiç sıkılmıyorlar. Yüzleri hiç kızarmıyor. Küçük, dar bir küme için çalıştıklarını itiraf ediyorlar. ‘Büyüdük fakat dar gelirli vatandaşlarımızı daha da yoksullaştırdık’ diyorlar ve yüzleri gülüyor. Bu kadar halktan kopuk olunur mu? Bu kadar pervasız olunur mu? Bu kadar adaletsiz bir idare olur mu? Zulümdür ya bu, zulüm. Her gittiğim kentte, sokakta vatandaşlarımız yolumu kesiyor. Bolu’da boş cüzdan gösteren genç bir kardeşim, artırımlardan nefes alamayan bir teyzem, artan maliyetler yüzünden dükkanını kapatmak zorunda kalan esnaf arkadaşım… İskenderun’da pazarda, yarım kiloluk zerzevat meyve alarak alışveriş yapan vatandaşlarımız, sattığı eserle masraflarını karşılayamayan pazarcı esnafımız… İstanbul’da Adalar’da emekli aylığı ile geçinemediğini haykıran ‘Bitsin artık bu çile’ diye bekleyen vatandaşlarımız. Bu örnekleri yalnızca geçen hafta yaşadım. Evvelki gün Manisa’da, dün Kuşadası’nda yüzlerce emsal örnek… Ben şahsen her gün, memleketin bu topyekûn fakirleşmesini aslına bakarsan iliklerime kadar hissediyorum, lakin vatandaşlarımızla yaptığım her sohbette, ayrıyeten görüyorum, şahit oluyorum.
“Beştepe tüm Türkiye’ye azap ediyor”
“Beştepe mükemmeller diyarında birisi kalkıp ‘Yoksulluk yok’ deyince yoksulluk bitmiyor. Şu anda Beştepe, tüm Türkiye’ye adeta azap ediyor. Bir de ne yapıyorlar. Gece yarısı peş peşe abuk sabuk icatlar uyduruyorlar. Sayın Erdoğan ülkeyi gece yarısı kararnameleriyle yönetmeye alıştı ya, ona bağlı iktisat kurumları da gece yarısı açıklamalarına başladı. Yeterlice alıştılar devleti karanlıkta yönetmeye. Hatırlayın, Merkez Bankası liderlerini da gece vakti değiştirip duruyorlar. Artık Bakanlık, BDDK, SPK, Merkez Bankası falan çıkmış gece 11’den gece 2’ye kadar karar açıklıyor. Yahu arkadaş, siz gündüz ne yapıyorsunuz? Kurumlarda siesta mı yapıyorsunuz? Haydi mesai bitti, bari akşam açıklayın. Millet gece yarısı ‘Gene ne karar aldılar?’ diye televizyona kilitleniyor. Bunlar inanın ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bir şeyler açıklıyorlar, millet bir şey anlamıyor. Zira deklare ettiklarının hiç bir manası yok. Gece yarıları yaptıkları deneylerle yalnızca istikrarları bozdular. Bakın, bu maç bitti fazlacatan. Uzatmalarda istedikleri abukluklarla devam etsinler. Hepsi beyhude, hepsi beyhude. Ülkenin vatandaşlarına, esnafa, çiftçiye, sanayiciye, yatırımcıya itimat vermedikçe; karanlıktan yönetmeye devam ettikçe, hepsi beyhude. İşte biz, onların gece yarısı bozdukları ekonomiyi gündüz gözüyle düzelteceğiz. Ülkemiz, gün ışığında yönetilecek. Gece yarısı çıktıkları İstanbul Sözleşmesi’ne gündüz gözüyle bir daha gireceğiz. Gece yarısı işten attıkları KHK’lılardan beraat edenleri, soruşturma yahut kovuşturma geçirmeyenleri, gündüz gözüyle nazaranvlerine iade edeceğiz. Karanlığa sürükledikleri adaleti, gün yüzüne çıkartacağız. Ülkemizi açık açık, her insanın gözü önünde toparlayacağız.
“Sokaklar erken seçim istiyor”
Buraya Kuşadası’ndan geldim. Evvelki gün Manisa’daydım. Çarşıda, pazarda, her sokakta vatandaşlarımızla bir ortadaydım. Sokaklar ne diyor biliyor musunuz? Sokaklar, derhal seçim diyor. Sokaklar: demokrasi, atılım, derhal, bugün diyor, sabır yok. Artık tünelin ucundaki ışık göründü. Tabi, Beştepe oligarkları için yolun sonu da göründü. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Dönülmez akşamın ufkundayız. 84 milyon el ele vermiş, sandık gününü iple çekiyor. Herkes sabrediyor. Lakin sandık günü geldiğinde bu iş bizde diyor. Ben de oy pusulasını açın, DEVA’nın damlanın altına mührü basın daha sonrasında iş bizde diyorum. Gördüm; iki gün evvelden buraya, İzmir’e gelmiş. Cumhur İttifakı’nın adayı olduğunu söylemiş. Biz de cevabımızı İzmir’den verelim: Evet, Erdoğan’ın iyi-kötü bu ülkeye hizmeti oldu. Lakin artık emeklilik vakti de geldi. Bu seçimi kim kazanacak biliyor musunuz? En hoş yılları ümitsizlikle, korkuyla geçen vatandaşlarımız kazanacak. Evladına harçlık veremediği için zımnî bilinmeyen ağlayan babalar kazanacak. Marketten istediğini alamadığı için başı öne eğilen anneler kazanacak. Açlıkla sınanan emekli, ürettikçe ziyan eden çiftçi, geçinemeyen personel kazanacak. 28 Şubatçıların 1000 yıllık iktidar hevesini alaşağı eden kardeşlerim kazanacak. Konserleri yasaklanan sanatkarlar kazanacak. özetlemek gerekirsesı, bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak. Sayın Erdoğan; siz görmezden gelinenlerin zaferini fazlaca düzgün bilirsiniz. 2002’de o sessiz yığının dayanağıyla iktidara gelmiştiniz. İşte artık de görmezden gelinenler kazanacak ve siz emekli olacaksınız. Kazanan o-bu-şu değil; siz de dahil tüm Türkiye olacak. Hiç merak etmeyin. Gözünüz artta kalmayacak. Zira bu seçimin galibi DEVA Partisi olacak. Ülkemizin hak, hukuk, adalet hasreti son bulacak. Memleket nefes alacak. Haksızlık, adaletsizlik son bulacak. Türkiye özgür ve güçlü bir ülke olacak. Herkes nefes alacak, herkes.”
Erdoğan’ın enflasyon açıklamalarını izletti
Erdoğan’ın enflasyonla ilgili geçmişteki açıklamalarının yer aldığı bir görüntü izleten Babacan şunları söylemiş oldu:
“Videonun ismi Beştepe’den masallar. 5 yıldır enflasyonu düşürme masalı anlatıyor. 5 yıldır tıpkı masal, tıpkı öykü. Tam dört yıldır bütün yetki kendinde. Tek imzayla aklına geleni yapıyor. Haydi düşür enflasyonu, dolar kurunu. Fakat yapamaz. İktisat idaresi demek, Allah’ın verdiği aklı kullanmak, bilim demek. İktisat idaresi istişare demek. Her gün ekonomistim, benim alanım iktisat dersen ülkenin iktisadını batırırsın. Batırıyor aslına bakarsanız. Yapamayacaklarını bildiğimiz için DEVA Partisi’ni kurduk. Enflasyon; halkın cebinden parasını almaktır. Manisa’da 6 ay evvel emekli olmuş bir vatandaşımız, ‘Benim emekli maaşımın 3’te 1’ini çaldılar. 6 ay evvel alabildiğimi bugün alamıyorum’ dedi. Enflasyon; çalışıp çalışıp karnını doyuramamaktır. Enflasyon; bir araba almanın hayal haline gelmesidir. Enflasyon; mesken alamamak, kira ödeyememektir. Barınamamaktır. Lakin bizim taahhütlerimiz muhakkak. Planlarımız muhakkak. Her alanda, lakin her alanda ülkemize atılım yaptıracağız. Türkiye’nin en uzman takımı bizde. Biz krizleri çözdük, sapasağlam teslim ettik. İşi bilmeyene teslim ettiğinizde bozuyor. Sayın Erdoğan Almanya’ya gitsin oranın iktisadını yönetsen. Koskoca alman iktisadı batar. Zira başına iyisi yapacak. Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar. Sağlıktan, hukuka; eğitimden dış siyasete Türkiye’nin en kuvvetli takımlarıyla çalışıyoruz. O yüzden taahhütlerimiz net: En son yüzde 73,5 deklare etti enflasyonu TÜİK, uydurma. Çarşıya pazara giden herkes görüyor gerçek enflasyonu. Bunlar üç haneli enflasyonu hortlattı.”
“KYK’lılara da tahlil olacağız”
Üniversite öğrencilerinin KYK borçlarıyla ilgili kıymetlendirme yapan Babacan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Biz bu yola gençler için, gençlerle bir arada çıktık. Gençlere umut olma sorumluluğunu kalbimizde hissediyoruz. Bu ülkenin gençlerinin dünyadan geri kalmamasını istiyoruz. Örneğin, iktidardaki otoriter ittifakın ülkeyi koskoca bir vergi dairesine döndürdüğünü görüyoruz. Hele hele vergilerin teknoloji mamüllerinde uçup gitmesini içimize sindiremiyoruz. Artık akıllı telefon bir insan hakkı. Biz, telefon, tablet, bilgisayar, tüm teknoloji mamüllerindeki vergiyi düşüreceğiz. 240 milyar faiz ödeyecek bu hükümet. Tüm Türkiye’de tarıma verilen takviyesi 29 milyar. Yalnızca bu yıl bütçeye koydukları faizi ödeyecekleri sayı 240 milyar. Devletin 10 günde faize ödediği parayla, bir yıl boyunca tüm gençlere fiyatsız internet verebilirsiniz. Problem zihniyet sorunu, zihniyet. Gençlere yokluk dayatan siyasetleri derhal terk edeceğiz. Devlet, KYK borçları altında nefes alamayan gençlerin yakasından düşecek. KYK’lılara da tahlil olacağız. Biz, gençlerin ülkeyi terk etmek istemelerini bir beka problemi olarak görüyoruz.”
“Ülkemizin caydırıcı gücünü test ettiriyor”
Türkiye’nin dış siyaseti ve Yunanistan’la yaşanan tansiyona ait de Erdoğan’ı eleştiren Ali Babacan, konuşmasını şu biçimde tamamladı:
“Koskoca Türkiye’nin dış siyaseti Sayın Erdoğan’ın keyfine endekslendi. Yunanistan’a sataşıyor. 6 ay daha sonra ‘Dostum Yunanistan’ derse şaşırmayın. Yarın döner ‘Kardeşim Esad’ der. Biz bütün tutarsızlıkları yüzlerine vuracağız. Dış siyasette sonuç aldıkları bir tane bile alan yok ya, bir tane. Haklı olduğumuz konularda bile sonuç alamıyorlar. İşte en son Yunanistan meselesi… Ege’de silahlanma ne demek arkadaşlar? Memleketler arası hukuku ihlal etmek demek. Paris Anlaşması’nda yazıyor işte. Fakat öteki nerede yazıyor? Lozan’da yazıyor, Lozan’da! Lozan Barış Mutabakatı, bu ülkenin kuruluş noktasıdır. Bu ülkenin başlangıç çizgisidir. Lozan’ı deldirmemek Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı vazifesidir. Hakkımızı hukukumuzu kimseye çiğnetmeyiz. Lozan’dan ve milletlerarası hukukun öbür evraklarından kaynaklanan tüm haklarımızı sonuna kadar savunuruz. Arkadaşlar, pekala Erdoğan ne yapıyor? Tribünlere oynuyor. Gelmiş, Yunanistan’ı bize şikayet ediyor. Kendisi için her şey, iç siyasette tüketmek üzerine kurgulanıyor. aslına bakarsan Erdoğan’ın kitabında dış siyaset diye bir şey yazmıyor. Ya sen Yunanistan’ı bize niçin şikayet ediyorsun? Yunanistan’ın hukuksuzluğunu Rize’deki Ayşe teyze, Adana’daki Yusuf amca, Konya’daki Hacı dayı mı, Diyarbakır’daki Ahmet mi engelleyecek? Yunanistan’ın diplomasi atağına kalktığı bir periyotta, çabucak sopa göstermeye kalkıyor. Güç kullanma tehdidinde bulunuyor. Bunu da propaganda kuruluşlarıyla birlikte, iç kamuoyuna ‘bak ben nasıl efeleniyorum’ diye sunuyor. Yüzlerce defa söylemiş oldum. Çok tehlikeli bir yol deniyor. Ülkemizin caydırıcı gücünü test ettiriyor. Güçten bahsediyorsan, evvel git de proje ortağı olduğumuz, parasını ödediğimiz F-35 savaş uçaklarımızı al. Uçakları artık Yunanistan’a veriyorlar. Parasını verdiğimiz uçakları Türkiye’ye niçin getiremiyoruz? Doğruyu konuşacaksın, doğruyu. Gücümüzü arttırmak istiyorsan, evvel Türkiye’yi yalnızlaştırmaktan vazgeç. Yapayalnız kalıyoruz. NATO’da, Avrupa Kurulu’nda tek başımıza kalıyoruz. Bir adedini ikna edemiyor musun?”
Ösen: Genel liderimizin gerisinde ip üzere sıralanacağız
DEVA Partisi İzmir Vilayet Lideri Seda Kaya Ösen, “Altılı masadan ortak bir karar çıkmadığı taktirde İzmir teşkilatı olarak genel liderimizin gerisinde ip üzere sıralanacağımızı hatırlatmak istiyoruz. Seçim gününü ve DEVA logolu oy pusulasını görmeyi heyecanla bekliyoruz.” diye konuştu.(ANKA)