Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişilik haklarına akında bulunduğunu belirtti. Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının, bir bütün olarak gerçek dışı ithamlar içermesinin yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişilik haklarına ağır bir taarruz da teşkil ettiği bildirildi.
Dilekçede, tezlerle ilgili olarak daha evvel çeşitli vesilelerle açıklama yapıldığı belirtilerek, “İddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği biçimde izah edilmiştir. Fakat tıpkı tezlerin yinelanmasından anlaşılacağı üzere davalı, tenkit ile hakaret içindeki farkı idrak edemediği üzere Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi de alışkanlık haline getirmiştir. Davalının bu bağlamda lisana getirdiği telaffuzların, demokratik siyasi kültürde bir yeri bulunmamaktadır.” sözlerine yer verildi.
Kılıçdaroğlu’nun niyet ve söz hürriyetinin sağladığı imkanları açıkça berbata kullandığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“İfade hürriyetini siyasi rakiplerinin kişilik haklarını ihlal için bir araç olarak görmektedir. Demokratik bir rejimde muhalefetin iktidarı ve uygulamalarını eleştirmesi en doğal hakkıdır ve olağandır. Fakat bu yapılırken bir kısım hukuksal hudutlar olduğu üzere etik ve ahlaki sonlar da bulunmaktadır. Davalının konuşmaları bir bütün olarak gerçek dışı var iseyımlar üzerine şurası ve bu var iseyımlar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, onur ve saygınlığını ağır bir biçimde zedelemek emeliyle kurgulan konuşmalardır. Bu konuşmalar hiç bir biçimde söz özgürlüğü kapsamında bedellendirilemez.
Söz özgürlüğünün hudutları aşılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları ihlal edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları yollar çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve karar olarak ortaya koydukları iradeye herkes hürmet göstermek zorundadır.”
“Kişilik haklarına da ağır bir saldırıdır”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında, CHP Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu ile Yargıtayın verdiği karar üzerinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gaye aldığı belirtilen dilekçede, “Yukarıda söz edilen temel unsurların açık bir ihlali olduğu üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına da ağır bir taarruzdur. Yargıtay kararlarında isabetle açıklandıği üzere, başta siyasi şahıslar olmak üzere, en geniş biçimde dahi, tabir özgürlüğünün bireylerin prestijine ziyan verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin, kişinin topluma, ailesine ve öbür bireylere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa’nın 12. hususunun ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur.” tabirleri kullanıldı.
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun dava konusu beyanlarının, tabir özgürlüğünün sonlarını aştığı bildirilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın prestijine ziyan veren, siyasi tenkitten hayli şahsi akın niteliğinde açıklamalardır. Sonuç prestijiyle dava dilekçesinde 500 bin lira manevi tazminatın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tahsili ile mahkeme sonucunın yüksek tirajlı bir gazetede yayımlanması talep edilmiştir. Ayrıyeten CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP İstanbul Vilayet Başkanlığındaki açıklamaları niçiniyle Cumhurbaşkanına hakaret kabahatinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına cürüm duyurusunda da bulunulmuştur.”
Dilekçede, tezlerle ilgili olarak daha evvel çeşitli vesilelerle açıklama yapıldığı belirtilerek, “İddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği biçimde izah edilmiştir. Fakat tıpkı tezlerin yinelanmasından anlaşılacağı üzere davalı, tenkit ile hakaret içindeki farkı idrak edemediği üzere Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi de alışkanlık haline getirmiştir. Davalının bu bağlamda lisana getirdiği telaffuzların, demokratik siyasi kültürde bir yeri bulunmamaktadır.” sözlerine yer verildi.
Kılıçdaroğlu’nun niyet ve söz hürriyetinin sağladığı imkanları açıkça berbata kullandığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“İfade hürriyetini siyasi rakiplerinin kişilik haklarını ihlal için bir araç olarak görmektedir. Demokratik bir rejimde muhalefetin iktidarı ve uygulamalarını eleştirmesi en doğal hakkıdır ve olağandır. Fakat bu yapılırken bir kısım hukuksal hudutlar olduğu üzere etik ve ahlaki sonlar da bulunmaktadır. Davalının konuşmaları bir bütün olarak gerçek dışı var iseyımlar üzerine şurası ve bu var iseyımlar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, onur ve saygınlığını ağır bir biçimde zedelemek emeliyle kurgulan konuşmalardır. Bu konuşmalar hiç bir biçimde söz özgürlüğü kapsamında bedellendirilemez.
Söz özgürlüğünün hudutları aşılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları ihlal edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları yollar çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve karar olarak ortaya koydukları iradeye herkes hürmet göstermek zorundadır.”
“Kişilik haklarına da ağır bir saldırıdır”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında, CHP Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu ile Yargıtayın verdiği karar üzerinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gaye aldığı belirtilen dilekçede, “Yukarıda söz edilen temel unsurların açık bir ihlali olduğu üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına da ağır bir taarruzdur. Yargıtay kararlarında isabetle açıklandıği üzere, başta siyasi şahıslar olmak üzere, en geniş biçimde dahi, tabir özgürlüğünün bireylerin prestijine ziyan verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin, kişinin topluma, ailesine ve öbür bireylere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa’nın 12. hususunun ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur.” tabirleri kullanıldı.
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun dava konusu beyanlarının, tabir özgürlüğünün sonlarını aştığı bildirilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın prestijine ziyan veren, siyasi tenkitten hayli şahsi akın niteliğinde açıklamalardır. Sonuç prestijiyle dava dilekçesinde 500 bin lira manevi tazminatın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tahsili ile mahkeme sonucunın yüksek tirajlı bir gazetede yayımlanması talep edilmiştir. Ayrıyeten CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP İstanbul Vilayet Başkanlığındaki açıklamaları niçiniyle Cumhurbaşkanına hakaret kabahatinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına cürüm duyurusunda da bulunulmuştur.”