HDP İktisattan Sorumlu Eş Genel Lider Yardımcısı Garo Paylan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında iktisada ait değerlendirmeler yaptı.
Paylan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu biçimde:
“Bugün emekçi, memur, çiftçi, emekli, dar gelirli tüm yurttaşlarımız ekonomik olarak kaybediyorlar. Kim kazanıyor? Bir avuç yandaş, iktidarın yakınındaki bir avuç işveren. Pekala, bu kaybedişe sebep nedir? Erdoğan’ın ve Nebati’nin kurduğu çarpık ekonomik sistem. Bu çarpık ekonomik tertipte bir enflasyon canavarı devrede. Bir enflasyon canavarı hortlatıldı. Bu enflasyon canavarı, yurttaşlarımızın alım gücünü yiyor.
Enflasyon, en adaletsiz vergidir. Yurttaşlarımız bir epeyce vergi ödüyorlar. Lakin farkında olmadıkları en adaletsiz vergiyi de ödüyorlar, enflasyon. TÜİK’e nazaran enflasyon yüzde 73, fakat sokağa çıktığımızda bunun en az iki katı. Geçtiğimiz yıl 10 TL’ye alınan bir zerzevat bu yıl 30 TL; 20 TL’ye alınan bir meyve bu yıl 60 TL ise enflasyon yüzde 70 olur mu? Enflasyon yüzde 200. Fakat TÜİK, yüzde 73 gösterdiğine göre ne yapıyorlar, bu enflasyon üzerinden çalışana, emekliye, memura artırım veriyorlar. Bu enflasyon üzerinden emekçi, emekliye, memura artırım verdikleri için de emekçinin, memurun, emeklinin alım gücü yerle bir oluyor.
“Hangi sayıyla rahatlatacaksınız Erdoğan”
Sayın Erdoğan ne diyor? ‘Temmuz ayında enflasyon farkı artışları ile fiyatları rahatlatacağız’ diyor. Hangi sayıyla rahatlatacaksınız Erdoğan? Yüzde 73 enflasyon sayısına göre rahatlatacaklar. Ne artırım verecekler? Yüzde 73’ten 6 ayda ne fark düşerse. Yüzde 30, 35 artırım verecekler. Çalışana, emekliye, memura düşük artırım vereceksiniz, bunun kararında çalışanın, memurun, emeklinin alım gücü kaybolacak.
“Yurttaşlarımızın alım gücünü çalıyorsunuz”
Enflasyonu düşük göstermek, bir alım gücü hırsızlığıdır. Siz enflasyonu düşük gösteriyorsunuz ve yurttaşlarımızın alım gücünü çalıyorsunuz. Bunu TÜİK eliyle yapıyorsunuz. Buradan TÜİK’in bütün yöneticilerine sesleniyorum, cürüm işliyorsunuz. Bunun hesabını vereceksiniz. Çok yakında devran dönecek. misyonunu berbata kullanan kamu nazaranvlileri üzere TÜİK’in yöneticileri de bunun hesabını verecekler. Çarşı, pazarda enflasyon yüzde 200’e çıkmış, siz enflasyonu yüzde 73 gösteriyorsunuz.
“Yoksulluk hududu 20 bin TL’ye yükseldi, 4250 TL pul oldu”
Mayıs ayına kadar fahiş artırımlar geldi. Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, mazota, iğniçin ipliğe her şeye artırım yağdı, ne oldu? 4250 TL pul oldu. Açlık sonu 6000 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sonu 20 bin TL’ye yükseldi, 4250 TL pul oldu. Vicdanlı yöneticiler ne yapar bu durum karşısında? Vicdanlı bir Cumhurbaşkanı, İktisat Bakanı ne yapar? Ya şu enflasyon kayıplarını taban ücretliye vereyim der. Derhal Minimum Fiyat Tespit Komisyonu’nu toplantıya çağırır. Artış önerir.
“Sayın Erdoğan, siz sokağa, çarşıya, pazara pek çıkmıyorsunuz”
Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? ‘Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını değerlendireceğiz, gözden geçireceğiz’ diyor. Allah Allah, biz daha haziran ayındayız. Enflasyon canavarı, yurttaşlarımızın alım gücünü yiyor, bitiriyor. Sayın Erdoğan, ‘yılbaşında gözden geçireceğiz’ diyor. Sayın Erdoğan, siz sokağa, çarşıya, pazara pek çıkmıyorsunuz. Esnafın yanına pek gitmiyorsunuz. Halkımızın ne durumda olduğunu pek bilmiyorsunuz. Halkımız büyük bir perişanlık yaşıyor. 4250 TL ile bir ay geçinin bakalım. Bırak bir ayı bir gün geçinin 4250 TL ile. Nasıl geçineceksiniz?
Asgari Fiyat Tespit Komitesi derhal toplanmalıdır. Minimum fiyat, günün kurallarına bakılırsa yenilenmelidir. Biz bu mevzuda kanun teklifi verdik. Minimum fiyat, mademki enflasyonu düşüremiyorsunuz, 3 ayda bir yenilenmelidir. Şayet ki yoksulluk hududu 20 bin TL ise ve bir meskende iki kişi çalışarak bu yoksulluk hududunu lakin geçebiliyorsa taban fiyat de mevcut koşullarda en az 10 bin TL’ye yükseltilmelidir.
Nureddin Nebati… Kendisi iktisattan anlamıyor lakin sahiden samimi bir insan. İçi, dışı bir. O açıdan kendisini seviyorum. Öbürleri üzere palavra söylemiyor. İçinde ne düşünüyorsa, dışına da onu koyuyor. Bu yüzden de sayın Erdoğan’dan devamlı fırça yiyor. Geçen gün de bir daha çıktı, biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ‘Gözlerimdeki ışığa bakıyor musunuz, görüyor musunuz?’ demişti. ‘Gözlerimdeki ışıktır ekonomi’ demişti, gözlerindeki ışığın kimi aydınlattığını, kimi de karanlıkta bıraktığını söz etti. Dedi ki ‘Bizim kurduğumuz sistemden, dar gelirliler hariç, ihracatçılar, işverenler kar ediyorlar, çarklar dönüyor.’ Sayın Nebati, size teşekkür ediyorum samimiyetiniz için. Çarkların kimin için döndüğünü itiraf etti. Çarklar kimin için dönüyormuş, işverenler için. Bunu sayılardan da görüyoruz. Milyonlarca işçi kardeşimiz sabahın köründe işe gidiyorlar, her gün 10 saat çalışıyorlar, emek döküyorlar, üretimden aldıkları hisseyse her gün düşüyor. İşverenlerin üretimden aldıkları hisseler her gün yükseliyor. Sayın Nebati’nin gözlerindeki ışığın kimi aydınlattığı ortaya çıktı.
“Yoksuldan alıp zengine veren bu çarkı kıracağız”
Çarklar fazlaca yakında o işverenler için değil, 84 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı için dönmeye başlayacak. Fakirden alıp zengine veren bu çarkı kıracağız. Artık fakirden alıp zengine vermeyecek, bu devran zenginden alıp fakire verecek. Herkes gücüne bakılırsa vergi ödeyecek. Gelir ve servet adaletsizliklerini kesinlikle gidereceğiz.” (ANKA)
Paylan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu biçimde:
“Bugün emekçi, memur, çiftçi, emekli, dar gelirli tüm yurttaşlarımız ekonomik olarak kaybediyorlar. Kim kazanıyor? Bir avuç yandaş, iktidarın yakınındaki bir avuç işveren. Pekala, bu kaybedişe sebep nedir? Erdoğan’ın ve Nebati’nin kurduğu çarpık ekonomik sistem. Bu çarpık ekonomik tertipte bir enflasyon canavarı devrede. Bir enflasyon canavarı hortlatıldı. Bu enflasyon canavarı, yurttaşlarımızın alım gücünü yiyor.
Enflasyon, en adaletsiz vergidir. Yurttaşlarımız bir epeyce vergi ödüyorlar. Lakin farkında olmadıkları en adaletsiz vergiyi de ödüyorlar, enflasyon. TÜİK’e nazaran enflasyon yüzde 73, fakat sokağa çıktığımızda bunun en az iki katı. Geçtiğimiz yıl 10 TL’ye alınan bir zerzevat bu yıl 30 TL; 20 TL’ye alınan bir meyve bu yıl 60 TL ise enflasyon yüzde 70 olur mu? Enflasyon yüzde 200. Fakat TÜİK, yüzde 73 gösterdiğine göre ne yapıyorlar, bu enflasyon üzerinden çalışana, emekliye, memura artırım veriyorlar. Bu enflasyon üzerinden emekçi, emekliye, memura artırım verdikleri için de emekçinin, memurun, emeklinin alım gücü yerle bir oluyor.
“Hangi sayıyla rahatlatacaksınız Erdoğan”
Sayın Erdoğan ne diyor? ‘Temmuz ayında enflasyon farkı artışları ile fiyatları rahatlatacağız’ diyor. Hangi sayıyla rahatlatacaksınız Erdoğan? Yüzde 73 enflasyon sayısına göre rahatlatacaklar. Ne artırım verecekler? Yüzde 73’ten 6 ayda ne fark düşerse. Yüzde 30, 35 artırım verecekler. Çalışana, emekliye, memura düşük artırım vereceksiniz, bunun kararında çalışanın, memurun, emeklinin alım gücü kaybolacak.
“Yurttaşlarımızın alım gücünü çalıyorsunuz”
Enflasyonu düşük göstermek, bir alım gücü hırsızlığıdır. Siz enflasyonu düşük gösteriyorsunuz ve yurttaşlarımızın alım gücünü çalıyorsunuz. Bunu TÜİK eliyle yapıyorsunuz. Buradan TÜİK’in bütün yöneticilerine sesleniyorum, cürüm işliyorsunuz. Bunun hesabını vereceksiniz. Çok yakında devran dönecek. misyonunu berbata kullanan kamu nazaranvlileri üzere TÜİK’in yöneticileri de bunun hesabını verecekler. Çarşı, pazarda enflasyon yüzde 200’e çıkmış, siz enflasyonu yüzde 73 gösteriyorsunuz.
“Yoksulluk hududu 20 bin TL’ye yükseldi, 4250 TL pul oldu”
Mayıs ayına kadar fahiş artırımlar geldi. Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, mazota, iğniçin ipliğe her şeye artırım yağdı, ne oldu? 4250 TL pul oldu. Açlık sonu 6000 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sonu 20 bin TL’ye yükseldi, 4250 TL pul oldu. Vicdanlı yöneticiler ne yapar bu durum karşısında? Vicdanlı bir Cumhurbaşkanı, İktisat Bakanı ne yapar? Ya şu enflasyon kayıplarını taban ücretliye vereyim der. Derhal Minimum Fiyat Tespit Komisyonu’nu toplantıya çağırır. Artış önerir.
“Sayın Erdoğan, siz sokağa, çarşıya, pazara pek çıkmıyorsunuz”
Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? ‘Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını değerlendireceğiz, gözden geçireceğiz’ diyor. Allah Allah, biz daha haziran ayındayız. Enflasyon canavarı, yurttaşlarımızın alım gücünü yiyor, bitiriyor. Sayın Erdoğan, ‘yılbaşında gözden geçireceğiz’ diyor. Sayın Erdoğan, siz sokağa, çarşıya, pazara pek çıkmıyorsunuz. Esnafın yanına pek gitmiyorsunuz. Halkımızın ne durumda olduğunu pek bilmiyorsunuz. Halkımız büyük bir perişanlık yaşıyor. 4250 TL ile bir ay geçinin bakalım. Bırak bir ayı bir gün geçinin 4250 TL ile. Nasıl geçineceksiniz?
Asgari Fiyat Tespit Komitesi derhal toplanmalıdır. Minimum fiyat, günün kurallarına bakılırsa yenilenmelidir. Biz bu mevzuda kanun teklifi verdik. Minimum fiyat, mademki enflasyonu düşüremiyorsunuz, 3 ayda bir yenilenmelidir. Şayet ki yoksulluk hududu 20 bin TL ise ve bir meskende iki kişi çalışarak bu yoksulluk hududunu lakin geçebiliyorsa taban fiyat de mevcut koşullarda en az 10 bin TL’ye yükseltilmelidir.
Nureddin Nebati… Kendisi iktisattan anlamıyor lakin sahiden samimi bir insan. İçi, dışı bir. O açıdan kendisini seviyorum. Öbürleri üzere palavra söylemiyor. İçinde ne düşünüyorsa, dışına da onu koyuyor. Bu yüzden de sayın Erdoğan’dan devamlı fırça yiyor. Geçen gün de bir daha çıktı, biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ‘Gözlerimdeki ışığa bakıyor musunuz, görüyor musunuz?’ demişti. ‘Gözlerimdeki ışıktır ekonomi’ demişti, gözlerindeki ışığın kimi aydınlattığını, kimi de karanlıkta bıraktığını söz etti. Dedi ki ‘Bizim kurduğumuz sistemden, dar gelirliler hariç, ihracatçılar, işverenler kar ediyorlar, çarklar dönüyor.’ Sayın Nebati, size teşekkür ediyorum samimiyetiniz için. Çarkların kimin için döndüğünü itiraf etti. Çarklar kimin için dönüyormuş, işverenler için. Bunu sayılardan da görüyoruz. Milyonlarca işçi kardeşimiz sabahın köründe işe gidiyorlar, her gün 10 saat çalışıyorlar, emek döküyorlar, üretimden aldıkları hisseyse her gün düşüyor. İşverenlerin üretimden aldıkları hisseler her gün yükseliyor. Sayın Nebati’nin gözlerindeki ışığın kimi aydınlattığı ortaya çıktı.
“Yoksuldan alıp zengine veren bu çarkı kıracağız”
Çarklar fazlaca yakında o işverenler için değil, 84 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı için dönmeye başlayacak. Fakirden alıp zengine veren bu çarkı kıracağız. Artık fakirden alıp zengine vermeyecek, bu devran zenginden alıp fakire verecek. Herkes gücüne bakılırsa vergi ödeyecek. Gelir ve servet adaletsizliklerini kesinlikle gidereceğiz.” (ANKA)