CHP Küme Başkanvekili Engin Altay, CHP TBMM Kümesi 27. Devir 5. Çalışma ve Kıymetlendirme Toplantısı’nın yapıldığı İzmir Seferihisar’da basın toplantısı düzenledi.
Altay, yaptığı konuşmada şunları söylemiş oldu:
“Gerçekten epeyce verimli bir çalışma toplantısı gerçekleştiriyoruz. Türkiye’yi ve TBMM’yi masaya yatırdık. TBMM’de 27. Periyot 5. Yasama Yılı’nda yapılan, yapılmayan, yapılması gereken ne var ise konuştuk. Daha önce hazırladığımız raporlarımızı milletvekillerimizle paylaştık. Yalnızca yasama faaliyetleriyle hudutlu kalmadık; ekonomik gelişmelerden çok ekonomik sıkıntıların nasıl çözüleceği ile ilgili epey kapsamlı bir sunum üzerinde tartışmalar yaptık. Sayın Öztrak, uygun hazırlanmış bir ekonomik meselelerin tahlil reçetesini masaya yatırdı. Sayın Ünal Çeviköz dış siyasetteki gelişme ve muhtemel gelişmeleri kıymetlendirdi. Yalnızca gelişmeleri, olanı biteni konuşmakla kalmadık. Olması gerekenleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapması gerekenleri de irdeledik. Türk dış siyasetinin nasıl olması gerektiği ile ilgili elimizde doküman var.
Seçmen davranışları ve seçmen beklentileri fazlaca değerli. Zira artık son viraj, son 8 ay. Seçmenin bizden beklentileri, şikayetleri, siyasetin seçmeni rahatsız eden tarafları de bu kampta tartışıldı.
Sandık güvenliği konusu, seçmen listeleri konusunda da Sayın Oğuz Kaan Salıcı ve Onursal Adıgüzel kıymetlendirme yaptı. Sandık güvenliği ve seçmen listeleri konusunda bizim bu kadar hazırlıklı olduğumuz görmek beni de epey keyifli etti… Yüksek Seçim Kurulu’ndan daha donanımlı bir portföyümüz, data tabanımız var.
TBMM’de neler oldu, 27. devirde? TBMM’de 273 kanun çıktı. 159’u memleketler arası mutabakatların uygun olmasına ait kanun. 114’ü de kimi bahislerle ilgili düzenlemeler. 10 Temmuz 2018’den 5 Eylül 2022’ye kadar 109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Bir yandan Meclis kanun yapıyor. Bir yandan da onların zirvesine çökecek biçimde, orasından burasından bükecek Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yayımlandı. Biz her vakit olduğu üzere Anayasa’nın ana muhalefet partisine verdiği yetkiye dayanarak, Meclis’ten çıkan kanunları hukukçularımız unsur husus inceler, Anayasamıza alışılmamış bulanan bütün konuları da Anayasal nazaranvimiz olduğu için Yüksek Mahkeme’ye taşırız. Kamuoyunda yanlış algılara da niye olur lakin biz Anayasal nazaranvi yapmak durumundayız. Bir kanun çıkmış üç kişiyi mutlu ediyor, toplumun geniş bölümlerini rahatsız ediyor. Biz gdolayınce üç kişi ‘Ya kardeşim niçin gittiniz’ filan. Lakin hukuk devletiyiz. O denli olmalıyız.
109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 85 adedini Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. 114 kanunun da 89 adedini Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Götürdüğümüz 89 kanunun 32’si sonuçlandı. 14’ü ret. Daha başkalarına bakmadı bile mahkeme. 14’ü kısmen iptal, kısmen ret. 4 tane tam iptal var. Tam iptaller… Limanların peşkeş çekilmesi gibi… Merkez Bankası’nı baypas ederek fiyat istikrar komitesi kurulmuştu. Bunun üzere tümüyle Anayasa Mahkemesinin tümüyle iptal ettiği kanunlar var. Anayasa Mahkemesine olan umudumuzu bu kararlar yitirmememizi sağlıyor. 109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden 85’ini götürmek durumunda kaldık. Burada da 23’ü sonuçlanabildi. 12’si ret, 5’i kısmen iptal, kısmen ret. 6’sı iptal.
10 bin 153 soru önergemize hiç karşılık alamadık”
Milletvekillerimiz devasa yükseklikte bir performans gösterdiler. 42 bin 240 yazılı soru önergesi Meclis Başkanlığı’na verildi. 31 bin adedi yanıtlandı, 10 bin 153 soru önergemize hiç karşılık alamadık. Karşılık verilmemesi kabahattir. 6. yasama yılında daha radikal tedbirlerimizin olacağını da şimdiden ilgili bakanlara ve Cumhurbaşkanı Yardımcısına söylemek isterim.
CHP Meclis Kümesi 3 bin 638 adet Meclis araştırma önergesi verdi. 27. devirde yalnızca 11 adet Meclis Araştırma komitesi kuruldu. Bu şu demek, Türkiye 780 bin 500 kilometrekaredir. Türkiye’nin bir metrekaresinde yaşanıp da CHP’nin TBMM’ye taşımadığı sorun bulamaz kimse. Nerede bir sorun var ise CHP, o sorunu yaşayanların yanında olmuştur.
34 adet genel görüşme önergesi vermişiz. Genel görüşme, şudur: 85 milyonun tamamını genel olarak etkileyen ve ilgilendiren konularda bu bahsin Meclis’te masaya yatırılmasını, genel görüşme formunda mevzunun görüşülmesi ve genel görüşme açılma önergeleri veriyoruz. Maalesef hiç açılmadı, hepsi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
Genel heyetin açık olduğu her gün CHP demiş ki ‘Şu mevzuyu evvel konuşalım, daha sonra kanunu görüşelim.’ Bu da reddedilmiş. Buradan anladığımız şu AK Parti vatandaşın meselelerinin Meclis’te konuşulmasından rahatsızmış üzere yasama faaliyeti yürütüyormuş üzere yapmaya çalışan bir anlayış gösteriyor. CHP’nin milletvekillerine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Yeni yasama yılına yönelik de yaklaşımlarımızı ortaya koyduk. Milletin kör kuruşunun hesabını sormaya devam edeceğiz. Hukuk dışılıklara karşı durmaya devam edeceğiz.
örneğin, EYT meselesi… CHP’nin 1 Ekim’de açılacak Meclis gündeminin en kıymetli hususlarından birisidir. Bunu yaparken yapan muhalefet anlayışımızı da ortaya koyacağız. Bilhassa dış siyaset ve iktisatta yapılan yanlışları yapan tenkitlerle hükümeti, yürütme organını hakikat işler yapmaya sevk etmek için de yapan katkılarımızı sunacağız. Ancak şu demek değil CHP TBMM’de her vakit yanlışa dur diyecek; güç, kapasite ve kabiliyette bir partidir.
“Milletin 5,5 milyar lirası yandı”
23 Ağustos 2022’de ve 2 Eylül 2022’de iktisat idaresi, başta Sayın Nebati olmak üzere; insanları borsaya yönlendirdi. Dediler ki ‘Borsaya gidin, en çıkarlı olacak.’ Bu ortada birtakım bankaların kıymetleri spekülatif olarak yükseldi. Borsa yükseliyor algısı oluştu. 10-50 bin lirası olan beşerler, paramın değeri kaybolmasın diye borsaya yöneldi. daha sonra ne oldu? 13 Eylül’den itibaren borsadaki pay senetleri sapır sapır düştü. Ey hükümet, ey saray, ey Nebati. Milleti borsaya siz yönlendirdiniz. Millet devletine güvenmelidir de artık ne oldu? Milletin 5,5 milyar lirası yandı, bitti kül oldu. Ne olacak Erdoğan? Senin bakanın milleti borsayı adres gösterdi. En kuvvetli yatırım aracı diye. 5,5 milyar liradan bahsediyoruz.
Bir yandan da bir tartışma var. Sermaye Piyasası Heyeti Liderinin kız kardeşi milletvekilinin ve sarayın iki danışmanının kurduğu rüşvet, borsa manipülasyonu, borsada küçük şirketleri kurtarma, batırma, çıkarma, yükseltmeye dayalı bir rüşvet sarmalı. Bir hanımefendi diyor ki ‘Sarayın danışmana gitme bana gel. Ben daha az alırım. O seni hayli koparır. Keser’ dedi, diyor. CHP kabahat duyurusunda bulundu, artık yok. ÂLÂ Parti cürüm duyurusunda bile bulunamadı bile. Bulunmak istedi de bulunamadı. ÂLÂ Parti adliyeye gitti, savcı yok. Savcısız adliye olur mu? Soruşturma açmayı bırak savcı şikayet dilekçesini eline almaya korktu.
“Kurduğun parti pisleşmiş”
5,5 milyarı inşamızın batarken 180 milyon doların birbirine yakın villalarda kasalarda olduğu konuşuluyor Erdoğan, senin bular hiç kulağına gelmiyor mu? İki danışmanını işten attın, bir milletvekilin var ismi geçen. Bunu da daha sonra milletvekili yapmayız, olur biter diyemezsin. Aklanmak durumunda. Demişti ya bir AK Parti MKYK üyesi ‘AK Parti arınmalı’ diye. AK Parti’nin bir MKYK üyesi ‘AK Parti pisliğe bulaşmış’ dedi. Erdoğan sen niçin seyrediyorsun bunları? Kurduğun parti pisleşmiş. Pisliğe bulaşmış. Bunu Engin Altay söylemiyor. Senin MYK üyen söylüyor. Hata duyurusunda bulunuyor kadıncağız. Hatta dedi ki ona gitme bana gel, o daha fazla alır. Danışmanları işten atarak bu işten sıyırılamazsın.
Borsa İstanbul’un dokuz yöneticisi var. Beş tanesi direk Erdoğan’a bağlı. Birisi Erdoğan’ın iktisat siyasetleri şurası üyesi. Borsa İstanbul Şurası üyesi. Birileri Erdoğan’a bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun lideri. Borsa İstanbul İdare Şurası üyesi. Birisi Cumhurbaşkanı İdari İşler Lideri. En büyük devlet memuru eski sistemdeki. Birisi Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başdanışmanı. Birisi de Katarlı ortak. Dört değil Erdoğan, beş. Bunların hepsi Erdoğan’a bağlı. Borsa İstanbul’da manipülasyon var.
Borsa İstanbul’u kim denetleyecek? Sermaye Piyasası Heyeti. Sermaye Piyasası Konseyi denetleyecek de Sermaye Piyasası Şurası kendi üstüne bulaşmış çamur deryasında debeleniyor. Sen de savcılara müdahale ediyorsun.
Sermaye Piyasası Konseyi ile ilgili savlara gövdeni koyuyorsun. Sermaye Piyasası Konseyi kendini kurtarmakla meşgul. Pekala Sermaye Piyasası Kurulu’nu kim denetleyecek? Devlet Denetleme Şurası Lideri. O nerede, Borsa İstanbul’un idaresinde, aşağıda. Lakin borsanın üzerindeki SPK’yı denetleyecek adam, Devlet Denetleme Şurası Lideri üstte. Erdoğan nasıl olacak? bu biçimde devlet yönetilir mi? Mahalle bakkalı bu biçimde yönetilmez desem bakkallar ayıp olur. Onların bir sistemi, intizamı, kuralı, kuralı var.
Sanki şu anda ben Erdoğan’a baktığımda karşımda bir devlet lideri görmüyorum. Aldığı yetkilere, kendine bağladığı kuruluşlara bakınca karşımda dev bir holding lideri görüyorum. Niçin bu biçimde bir pay kapılıyorsun Engin Altay, derseniz. Biraz evvel saydım, borsayı kendine bağlamış. Borsa İstanbul’un beş yöneticisi Erdoğan’ın sarayındaki memuru, kankaları. Merkez Bankası, kendine bağlamış. Lider değiştirmekten yoruldu. Türkiye Varlık Fonu, Erdoğan lideri. Kamu özel işbirlikleriyle ilgili muhalefetin bilgi alması olanaksız, Erdoğan ol deyince oluyor. Yapın deyince yapılıyor. Bir Cumhurbaşkanı şu biçimde yazabilir mi? Kınalı Malkara Otoyolu’nu şu firmaya, oturup konuşun, pazarlık yapın, verin diyebilir mi? Dağ başı mı burası? Bunu yapıyor. Biz 21/b ihalelerinden şikayetçiydik, artık istiyoruz ki 21-B bari yapsınlar. Devletten bir metrekare hazına yerini satın alacaksanız ya da kiralayacaksınız, o evrak, bir dönüm on dönüm demiyorum. 10 metrekare hazine yerini kiralayacaksan o evrak Erdoğan’ın önüne gelmeden devlet sana bunu ne satabiliyor, ne de kiralayabiliyor. Ne oldu, her şeyi kedine bağlamış. Ekonomik bütün sistemler Erdoğan’da. Bundan dolayı beşerler kendisini eleştirmesin, reaksiyon göstermesin diye de demokrasiyi daraltabildiği kadar daraltmış.
Özetin özeti şudur, millet özel bankalara, tefecilere ve faiz baronlarına çalışıyor. Milletten devlet topluyor, bunlara veriyor. Bankalardan millet faiz alıyor ve batıyor. Bu özel bankalar, tefeciler ve faiz baronları da saraya çalışıyor. Türkiye’nin ortasında bulunduğu hal budur.
bu biçimde bir hal ortasında Fuat Oktay dün bir açıklama yapmış. Demiş ki ‘Doğalgaz faturalarının yüzde 80’ini biz ödüyoruz’. Vay be. Avrupa felaket ortasında diyor Erdoğan, Avrupa bizden daha olumsuz bir müddetç yaşıyor diyor Erdoğan. Fuat Oktay bütün ülkelerde bu biçimde aslına bakarsanız bu. Türkiye’nin yaptığı bir şey değil. Fark şu Avrupa doğalgaz sübvansiyonu yapıyor bir de üstüne millete nakdi yardım yapıyor.
“4 milyon insanın elektriği kesilmiş”
Biz veriyoruz diyor ya, babanın parasını mı veriyorsun kardeşim. Devlet dediğin nedir? Devlet milletindir, devletin sahibi millettir. Sen süreksiz bir süre için orayı sevk ve yönetime oturtulmuş birisin. O devletin kasasına senin verdiğin parayı, aldığın kasayı dolduran millet. Sen o kasadan millet için doğalgaz sübvansiyonu yapıyorsun evet. daha sonra kasanın tamamını beşli çete ve faiz baronlarına veriyorsun. Çıksınlar, desinler ki. örneğin Sayın Genel Liderimiz bir hafta ışıksız ve elektriksiz kaldı. Çok mu meraklıydı? Hayır. Türkiye’de toplum 4 milyon hanenin, işyerinin elektriğinin kesildiği ile ilgili bizde bilgi var. Hayır, palavra. Kardeşim CİMER’e sormuşuz. Soru önergesi vermişiz. Yanıt, yok. Dokuz aydır, biz bu hususta tek karşılık alamadık. bu biçimde sukut ikrardan gelir. AK Parti hükümeti devrinde Türkiye’de 4 milyon hanenin, insanın elektriği kesilmiştir.
Buradan tekrar soruyorum. Son periyotta kaç hanenin doğalgazı kesildi, Sayın Fuat Oktay. Yüzde 80’nini biz ödüyoruz diyerek buradan sana ekmek çıkmaz. Son periyotta kaç hane, işyerinin elektriği parası ödenmediği için kesildi, Sayın Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Ben de bu memlekette milletvekiliyim, millet ismine soruyorum. Evvel bunların yanıtını hiç değilse yasa ve Anayasa gereği, çık basın toplantısı yap demiyorum ki. CHP sana soru sormuş. Sen orada laf elması mısın? Bu sorularımıza yanıt vermek zorundasın. Bu yanıtları Meclis açıldığında, bu soruları ısrar ile sormaya devam edeceğiz.
“150 milyar lira gitti”
Maalesef şu anda kapalı devre çalışan bir devletimiz var. Kapalı devre. Nasıl? Merkez Bankası, birinci defa ben sordum. Kur muhafazalı mevduat için haziniçin verilen para farklı. Merkez Bankası’ndan da yasa gereği verilen bir para var, kur muhafazalı mevduata. 75- 80 milyarı gitti hazinenin. Varlıklı zenginliğini sürdürebilsin diye. Yoksul ve fukaradan toplanan paranın 75 milyarı gitti, bu giden, bildiğimiz, haziniçin giden. Yasaya göre Merkez Bankası’nın da bir dayanağı var. Bilmiyoruz. Bunun da haziniçin giden kadar olması, mevzuat gereği. Yani 75 milyar haziniçin gittiyse bir o kadar da Merkez Bankası’ndan kur muhafazalı mevduat sahiplerine para gitti. Bu bir felaket. 50 milyon dolar para yok diye tank ve palet fabrikasını Katar’a peşkeş çeken baş, bir avuç zengini korumak için 150 milyar TL hazinenin parasını feda etti. 50 milyon dolar 1 milyar lira. 1 milyar lirayı bulamadığı için tank ve paleti Katar’a peşkeş çekeceksin, zenginin zenginliğini korumak için 150 milyar TL’yi üç, beş zengine peşkeş çekeceksin.
“Vakit namuslular için yürek vakti”
Bu yaşananlar kabul edilebilir bir tablo değildir. CHP, en makûs ihtimal ile sekiz ay kalan iktidarında, herkes rahat olsun ki Bay Kemal halk düşmanlarından bu işlerin hesabını çatır, çatır soracaktır. Kimse kusura bakmasın. Helalleşme evet. Sınırsızca, içten gelerek, içtenlikle bir helalleşme. Ciddiyetle de bir hesaplaşma yapmak, namuslu insanların vazifesidir. Daima söylemiş olduğim bir şey var. Vakit, namuslular için cüret vaktidir.” (ANKA)
Altay, yaptığı konuşmada şunları söylemiş oldu:
“Gerçekten epeyce verimli bir çalışma toplantısı gerçekleştiriyoruz. Türkiye’yi ve TBMM’yi masaya yatırdık. TBMM’de 27. Periyot 5. Yasama Yılı’nda yapılan, yapılmayan, yapılması gereken ne var ise konuştuk. Daha önce hazırladığımız raporlarımızı milletvekillerimizle paylaştık. Yalnızca yasama faaliyetleriyle hudutlu kalmadık; ekonomik gelişmelerden çok ekonomik sıkıntıların nasıl çözüleceği ile ilgili epey kapsamlı bir sunum üzerinde tartışmalar yaptık. Sayın Öztrak, uygun hazırlanmış bir ekonomik meselelerin tahlil reçetesini masaya yatırdı. Sayın Ünal Çeviköz dış siyasetteki gelişme ve muhtemel gelişmeleri kıymetlendirdi. Yalnızca gelişmeleri, olanı biteni konuşmakla kalmadık. Olması gerekenleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapması gerekenleri de irdeledik. Türk dış siyasetinin nasıl olması gerektiği ile ilgili elimizde doküman var.
Seçmen davranışları ve seçmen beklentileri fazlaca değerli. Zira artık son viraj, son 8 ay. Seçmenin bizden beklentileri, şikayetleri, siyasetin seçmeni rahatsız eden tarafları de bu kampta tartışıldı.
Sandık güvenliği konusu, seçmen listeleri konusunda da Sayın Oğuz Kaan Salıcı ve Onursal Adıgüzel kıymetlendirme yaptı. Sandık güvenliği ve seçmen listeleri konusunda bizim bu kadar hazırlıklı olduğumuz görmek beni de epey keyifli etti… Yüksek Seçim Kurulu’ndan daha donanımlı bir portföyümüz, data tabanımız var.
TBMM’de neler oldu, 27. devirde? TBMM’de 273 kanun çıktı. 159’u memleketler arası mutabakatların uygun olmasına ait kanun. 114’ü de kimi bahislerle ilgili düzenlemeler. 10 Temmuz 2018’den 5 Eylül 2022’ye kadar 109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Bir yandan Meclis kanun yapıyor. Bir yandan da onların zirvesine çökecek biçimde, orasından burasından bükecek Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yayımlandı. Biz her vakit olduğu üzere Anayasa’nın ana muhalefet partisine verdiği yetkiye dayanarak, Meclis’ten çıkan kanunları hukukçularımız unsur husus inceler, Anayasamıza alışılmamış bulanan bütün konuları da Anayasal nazaranvimiz olduğu için Yüksek Mahkeme’ye taşırız. Kamuoyunda yanlış algılara da niye olur lakin biz Anayasal nazaranvi yapmak durumundayız. Bir kanun çıkmış üç kişiyi mutlu ediyor, toplumun geniş bölümlerini rahatsız ediyor. Biz gdolayınce üç kişi ‘Ya kardeşim niçin gittiniz’ filan. Lakin hukuk devletiyiz. O denli olmalıyız.
109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 85 adedini Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. 114 kanunun da 89 adedini Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Götürdüğümüz 89 kanunun 32’si sonuçlandı. 14’ü ret. Daha başkalarına bakmadı bile mahkeme. 14’ü kısmen iptal, kısmen ret. 4 tane tam iptal var. Tam iptaller… Limanların peşkeş çekilmesi gibi… Merkez Bankası’nı baypas ederek fiyat istikrar komitesi kurulmuştu. Bunun üzere tümüyle Anayasa Mahkemesinin tümüyle iptal ettiği kanunlar var. Anayasa Mahkemesine olan umudumuzu bu kararlar yitirmememizi sağlıyor. 109 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden 85’ini götürmek durumunda kaldık. Burada da 23’ü sonuçlanabildi. 12’si ret, 5’i kısmen iptal, kısmen ret. 6’sı iptal.
10 bin 153 soru önergemize hiç karşılık alamadık”
Milletvekillerimiz devasa yükseklikte bir performans gösterdiler. 42 bin 240 yazılı soru önergesi Meclis Başkanlığı’na verildi. 31 bin adedi yanıtlandı, 10 bin 153 soru önergemize hiç karşılık alamadık. Karşılık verilmemesi kabahattir. 6. yasama yılında daha radikal tedbirlerimizin olacağını da şimdiden ilgili bakanlara ve Cumhurbaşkanı Yardımcısına söylemek isterim.
CHP Meclis Kümesi 3 bin 638 adet Meclis araştırma önergesi verdi. 27. devirde yalnızca 11 adet Meclis Araştırma komitesi kuruldu. Bu şu demek, Türkiye 780 bin 500 kilometrekaredir. Türkiye’nin bir metrekaresinde yaşanıp da CHP’nin TBMM’ye taşımadığı sorun bulamaz kimse. Nerede bir sorun var ise CHP, o sorunu yaşayanların yanında olmuştur.
34 adet genel görüşme önergesi vermişiz. Genel görüşme, şudur: 85 milyonun tamamını genel olarak etkileyen ve ilgilendiren konularda bu bahsin Meclis’te masaya yatırılmasını, genel görüşme formunda mevzunun görüşülmesi ve genel görüşme açılma önergeleri veriyoruz. Maalesef hiç açılmadı, hepsi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
Genel heyetin açık olduğu her gün CHP demiş ki ‘Şu mevzuyu evvel konuşalım, daha sonra kanunu görüşelim.’ Bu da reddedilmiş. Buradan anladığımız şu AK Parti vatandaşın meselelerinin Meclis’te konuşulmasından rahatsızmış üzere yasama faaliyeti yürütüyormuş üzere yapmaya çalışan bir anlayış gösteriyor. CHP’nin milletvekillerine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Yeni yasama yılına yönelik de yaklaşımlarımızı ortaya koyduk. Milletin kör kuruşunun hesabını sormaya devam edeceğiz. Hukuk dışılıklara karşı durmaya devam edeceğiz.
örneğin, EYT meselesi… CHP’nin 1 Ekim’de açılacak Meclis gündeminin en kıymetli hususlarından birisidir. Bunu yaparken yapan muhalefet anlayışımızı da ortaya koyacağız. Bilhassa dış siyaset ve iktisatta yapılan yanlışları yapan tenkitlerle hükümeti, yürütme organını hakikat işler yapmaya sevk etmek için de yapan katkılarımızı sunacağız. Ancak şu demek değil CHP TBMM’de her vakit yanlışa dur diyecek; güç, kapasite ve kabiliyette bir partidir.
“Milletin 5,5 milyar lirası yandı”
23 Ağustos 2022’de ve 2 Eylül 2022’de iktisat idaresi, başta Sayın Nebati olmak üzere; insanları borsaya yönlendirdi. Dediler ki ‘Borsaya gidin, en çıkarlı olacak.’ Bu ortada birtakım bankaların kıymetleri spekülatif olarak yükseldi. Borsa yükseliyor algısı oluştu. 10-50 bin lirası olan beşerler, paramın değeri kaybolmasın diye borsaya yöneldi. daha sonra ne oldu? 13 Eylül’den itibaren borsadaki pay senetleri sapır sapır düştü. Ey hükümet, ey saray, ey Nebati. Milleti borsaya siz yönlendirdiniz. Millet devletine güvenmelidir de artık ne oldu? Milletin 5,5 milyar lirası yandı, bitti kül oldu. Ne olacak Erdoğan? Senin bakanın milleti borsayı adres gösterdi. En kuvvetli yatırım aracı diye. 5,5 milyar liradan bahsediyoruz.
Bir yandan da bir tartışma var. Sermaye Piyasası Heyeti Liderinin kız kardeşi milletvekilinin ve sarayın iki danışmanının kurduğu rüşvet, borsa manipülasyonu, borsada küçük şirketleri kurtarma, batırma, çıkarma, yükseltmeye dayalı bir rüşvet sarmalı. Bir hanımefendi diyor ki ‘Sarayın danışmana gitme bana gel. Ben daha az alırım. O seni hayli koparır. Keser’ dedi, diyor. CHP kabahat duyurusunda bulundu, artık yok. ÂLÂ Parti cürüm duyurusunda bile bulunamadı bile. Bulunmak istedi de bulunamadı. ÂLÂ Parti adliyeye gitti, savcı yok. Savcısız adliye olur mu? Soruşturma açmayı bırak savcı şikayet dilekçesini eline almaya korktu.
“Kurduğun parti pisleşmiş”
5,5 milyarı inşamızın batarken 180 milyon doların birbirine yakın villalarda kasalarda olduğu konuşuluyor Erdoğan, senin bular hiç kulağına gelmiyor mu? İki danışmanını işten attın, bir milletvekilin var ismi geçen. Bunu da daha sonra milletvekili yapmayız, olur biter diyemezsin. Aklanmak durumunda. Demişti ya bir AK Parti MKYK üyesi ‘AK Parti arınmalı’ diye. AK Parti’nin bir MKYK üyesi ‘AK Parti pisliğe bulaşmış’ dedi. Erdoğan sen niçin seyrediyorsun bunları? Kurduğun parti pisleşmiş. Pisliğe bulaşmış. Bunu Engin Altay söylemiyor. Senin MYK üyen söylüyor. Hata duyurusunda bulunuyor kadıncağız. Hatta dedi ki ona gitme bana gel, o daha fazla alır. Danışmanları işten atarak bu işten sıyırılamazsın.
Borsa İstanbul’un dokuz yöneticisi var. Beş tanesi direk Erdoğan’a bağlı. Birisi Erdoğan’ın iktisat siyasetleri şurası üyesi. Borsa İstanbul Şurası üyesi. Birileri Erdoğan’a bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun lideri. Borsa İstanbul İdare Şurası üyesi. Birisi Cumhurbaşkanı İdari İşler Lideri. En büyük devlet memuru eski sistemdeki. Birisi Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başdanışmanı. Birisi de Katarlı ortak. Dört değil Erdoğan, beş. Bunların hepsi Erdoğan’a bağlı. Borsa İstanbul’da manipülasyon var.
Borsa İstanbul’u kim denetleyecek? Sermaye Piyasası Heyeti. Sermaye Piyasası Konseyi denetleyecek de Sermaye Piyasası Şurası kendi üstüne bulaşmış çamur deryasında debeleniyor. Sen de savcılara müdahale ediyorsun.
Sermaye Piyasası Konseyi ile ilgili savlara gövdeni koyuyorsun. Sermaye Piyasası Konseyi kendini kurtarmakla meşgul. Pekala Sermaye Piyasası Kurulu’nu kim denetleyecek? Devlet Denetleme Şurası Lideri. O nerede, Borsa İstanbul’un idaresinde, aşağıda. Lakin borsanın üzerindeki SPK’yı denetleyecek adam, Devlet Denetleme Şurası Lideri üstte. Erdoğan nasıl olacak? bu biçimde devlet yönetilir mi? Mahalle bakkalı bu biçimde yönetilmez desem bakkallar ayıp olur. Onların bir sistemi, intizamı, kuralı, kuralı var.
Sanki şu anda ben Erdoğan’a baktığımda karşımda bir devlet lideri görmüyorum. Aldığı yetkilere, kendine bağladığı kuruluşlara bakınca karşımda dev bir holding lideri görüyorum. Niçin bu biçimde bir pay kapılıyorsun Engin Altay, derseniz. Biraz evvel saydım, borsayı kendine bağlamış. Borsa İstanbul’un beş yöneticisi Erdoğan’ın sarayındaki memuru, kankaları. Merkez Bankası, kendine bağlamış. Lider değiştirmekten yoruldu. Türkiye Varlık Fonu, Erdoğan lideri. Kamu özel işbirlikleriyle ilgili muhalefetin bilgi alması olanaksız, Erdoğan ol deyince oluyor. Yapın deyince yapılıyor. Bir Cumhurbaşkanı şu biçimde yazabilir mi? Kınalı Malkara Otoyolu’nu şu firmaya, oturup konuşun, pazarlık yapın, verin diyebilir mi? Dağ başı mı burası? Bunu yapıyor. Biz 21/b ihalelerinden şikayetçiydik, artık istiyoruz ki 21-B bari yapsınlar. Devletten bir metrekare hazına yerini satın alacaksanız ya da kiralayacaksınız, o evrak, bir dönüm on dönüm demiyorum. 10 metrekare hazine yerini kiralayacaksan o evrak Erdoğan’ın önüne gelmeden devlet sana bunu ne satabiliyor, ne de kiralayabiliyor. Ne oldu, her şeyi kedine bağlamış. Ekonomik bütün sistemler Erdoğan’da. Bundan dolayı beşerler kendisini eleştirmesin, reaksiyon göstermesin diye de demokrasiyi daraltabildiği kadar daraltmış.
Özetin özeti şudur, millet özel bankalara, tefecilere ve faiz baronlarına çalışıyor. Milletten devlet topluyor, bunlara veriyor. Bankalardan millet faiz alıyor ve batıyor. Bu özel bankalar, tefeciler ve faiz baronları da saraya çalışıyor. Türkiye’nin ortasında bulunduğu hal budur.
bu biçimde bir hal ortasında Fuat Oktay dün bir açıklama yapmış. Demiş ki ‘Doğalgaz faturalarının yüzde 80’ini biz ödüyoruz’. Vay be. Avrupa felaket ortasında diyor Erdoğan, Avrupa bizden daha olumsuz bir müddetç yaşıyor diyor Erdoğan. Fuat Oktay bütün ülkelerde bu biçimde aslına bakarsanız bu. Türkiye’nin yaptığı bir şey değil. Fark şu Avrupa doğalgaz sübvansiyonu yapıyor bir de üstüne millete nakdi yardım yapıyor.
“4 milyon insanın elektriği kesilmiş”
Biz veriyoruz diyor ya, babanın parasını mı veriyorsun kardeşim. Devlet dediğin nedir? Devlet milletindir, devletin sahibi millettir. Sen süreksiz bir süre için orayı sevk ve yönetime oturtulmuş birisin. O devletin kasasına senin verdiğin parayı, aldığın kasayı dolduran millet. Sen o kasadan millet için doğalgaz sübvansiyonu yapıyorsun evet. daha sonra kasanın tamamını beşli çete ve faiz baronlarına veriyorsun. Çıksınlar, desinler ki. örneğin Sayın Genel Liderimiz bir hafta ışıksız ve elektriksiz kaldı. Çok mu meraklıydı? Hayır. Türkiye’de toplum 4 milyon hanenin, işyerinin elektriğinin kesildiği ile ilgili bizde bilgi var. Hayır, palavra. Kardeşim CİMER’e sormuşuz. Soru önergesi vermişiz. Yanıt, yok. Dokuz aydır, biz bu hususta tek karşılık alamadık. bu biçimde sukut ikrardan gelir. AK Parti hükümeti devrinde Türkiye’de 4 milyon hanenin, insanın elektriği kesilmiştir.
Buradan tekrar soruyorum. Son periyotta kaç hanenin doğalgazı kesildi, Sayın Fuat Oktay. Yüzde 80’nini biz ödüyoruz diyerek buradan sana ekmek çıkmaz. Son periyotta kaç hane, işyerinin elektriği parası ödenmediği için kesildi, Sayın Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Ben de bu memlekette milletvekiliyim, millet ismine soruyorum. Evvel bunların yanıtını hiç değilse yasa ve Anayasa gereği, çık basın toplantısı yap demiyorum ki. CHP sana soru sormuş. Sen orada laf elması mısın? Bu sorularımıza yanıt vermek zorundasın. Bu yanıtları Meclis açıldığında, bu soruları ısrar ile sormaya devam edeceğiz.
“150 milyar lira gitti”
Maalesef şu anda kapalı devre çalışan bir devletimiz var. Kapalı devre. Nasıl? Merkez Bankası, birinci defa ben sordum. Kur muhafazalı mevduat için haziniçin verilen para farklı. Merkez Bankası’ndan da yasa gereği verilen bir para var, kur muhafazalı mevduata. 75- 80 milyarı gitti hazinenin. Varlıklı zenginliğini sürdürebilsin diye. Yoksul ve fukaradan toplanan paranın 75 milyarı gitti, bu giden, bildiğimiz, haziniçin giden. Yasaya göre Merkez Bankası’nın da bir dayanağı var. Bilmiyoruz. Bunun da haziniçin giden kadar olması, mevzuat gereği. Yani 75 milyar haziniçin gittiyse bir o kadar da Merkez Bankası’ndan kur muhafazalı mevduat sahiplerine para gitti. Bu bir felaket. 50 milyon dolar para yok diye tank ve palet fabrikasını Katar’a peşkeş çeken baş, bir avuç zengini korumak için 150 milyar TL hazinenin parasını feda etti. 50 milyon dolar 1 milyar lira. 1 milyar lirayı bulamadığı için tank ve paleti Katar’a peşkeş çekeceksin, zenginin zenginliğini korumak için 150 milyar TL’yi üç, beş zengine peşkeş çekeceksin.
“Vakit namuslular için yürek vakti”
Bu yaşananlar kabul edilebilir bir tablo değildir. CHP, en makûs ihtimal ile sekiz ay kalan iktidarında, herkes rahat olsun ki Bay Kemal halk düşmanlarından bu işlerin hesabını çatır, çatır soracaktır. Kimse kusura bakmasın. Helalleşme evet. Sınırsızca, içten gelerek, içtenlikle bir helalleşme. Ciddiyetle de bir hesaplaşma yapmak, namuslu insanların vazifesidir. Daima söylemiş olduğim bir şey var. Vakit, namuslular için cüret vaktidir.” (ANKA)